[KİTAP] Kardeşini Doğurmak
Doğru kelimeleri seçmek, duyguları ifade etmek çok zor. Kitabın adı zaten her şeyi söylüyor. Yok sandığımız, bugünlerde arttı sandığımız ensestin aslında hep tüm korkunçluğu, acısıyla var olduğunu, firavundan tutun günümüzde ve daha nicesinde var olduğunu söylüyor. Şimdilerde sadece daha fazla ortaya çıkarıldığı için duyuyoruz. Bilinçli psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanları ve daha nice uzmanlar fark ettikleri anda yardıma koşmaktan ve sesini çıkarmaktan çekinmiyor artık. Bu yüzden arttı sanıyoruz, ama az öncede dediğim gibi hep vardı. Hep çoktu, maalesef ki. Aman ailemizin adına leke sürülmesin, aman yuvamız yıkılmasın gibi sıralanabilecek pek çok sebeple açığa çıkarılması engelleniyor, genellikle hayatta kalan da susturuluyor bu durumlarda.
Açığa çıkarılmasına yönelik bahsedilen engeller çoğunlukla bilinçli olarak yapılsa da bilinçdışı öğretiler nedeniyle de olabiliyor. Toplumun "aile" kurumuna yönelik gözünün körlüğü çok büyük bir etken burada. Ayrıca sürekli sanılıyor ki düşük ekonomik ya da eğitim düzeyine sahip olan ailelerde daha sık görülüyor. Hayır, ekonomik düzey ya da eğitim düzeyi fark etmeksizin görülüyor ensest. Belki de yüksek ekonomik ya da eğitim düzeyine sahip gruplarda saklı tutulması daha kolaydır, bilemiyorum. Saklı tutulmasına neden olan etkenler, neden ve nasıl saklı tutulduğu, ortaya çıkaran uzmanların yaşadıkları; hayatta kalanların, onların yakın çevresinin veya failin yaşadığı duygusal ve fiziksel durumları kısacık bir kitap incelemesinde anlatmak elbette ki çok zor. Bir uzman gözüyle baktığımda bunun çok geniş çaplı olduğunu ve kitap incelemesi ile değil profesyonel makalelerle açıklanması gerektiğini düşünmekteyim. Yüksek lisans dersim kapsamında benim de yazdığım bir makale var, olur da yayımlarsam sizlerle paylaşmak isterim. Bu makaleyi yazarken literatüre baktığımda gördüğüm eksiklik ve kendini tekrar ise benim görüşümce maalesef ki yine toplumsal etkenlerle ilgili.
Her neyse, devam edelim. Bu kitap aylardır duruyordu kitaplığımda. Tüm bu gerçeklerin farkında olduğum için, ne kadar çok olduklarını bildiğim için okumaya daha da korktum. Bir türlü cesaret edemedim başta. Ama kitapta röportaj yapılan yazar Suna Aras'ın da dediği gibi "okuyamıyorum, bitiremiyorum" gibi şeyler söylemek yerine yaralarını açıp gösteren bu kadınları okumalıyız. Açtıkları o yaraları görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak yerine okuyacağız, okutacağız ve yine Suna Aras'ın dediği gibi insanların gözlerinin içine sokacağız. Çünkü bu yaraların bilinmesi, görülmesi lazım. Bilinmeli ki koruyabilelim, görülmeli ki müdahale edebilelim.
Bu konuda sayfalarca yazabilirim gibi geliyor. Söylemek istediklerim çok, hissettiklerim çok, ama karmaşık. Kısacası uzatmayacağım daha fazla. Umarım siz de okursunuz.
Omuzlarınızda kocaman bir yük, kalbinizde kocaman bir yara açacak ama.
Yorumlar
Yorum Gönder